Tarih
Tarih uzmanı değilim. Bu konuda hüküm üretecek, akıl verecek seviyem de yok. Hasbelkader 40 yıldır tarihle ilgili kitap, dergi, makale ve analizleri okumaya çalışıyorum.
Son yıllarda Halil İnalcık, Murat Bardakçı, İlber Ortaylı, Sinan Meydan, Yalçın Küçük, Mustafa Armağan, Ahmet Şimşirgil, Erhan Afyoncu, Sina Akşin, Halil Berktay, Şevket Süreyya Aydemir, Nihat Genç, Banu Avar, Erol Mütercimler, Yusuf Halaçoğlu, Emin Gürses, Şevket Süreyya Aydemir, Orhan Çekiç, Mehmet Akif Ersoy, Rıza Zelyut, Suna Kili, Taha Akyol, Abdurrahman Dilipak vb. gibi aydınların / münevverlerin yazdıklarını, söylediklerini takip etmeye gayret ediyorum.
Bunca kaynağın ışığında hala Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile ilgili temel konularda net karar sahibi olabilmiş değilim. Sağcı, solcu, liberal, sosyalist, komünist, faşist, devletçi, Soroscu, derin devletçi, Gladyocu, İngiliz yanlısı, İslamcı vb. uzmanların(?) tarihsel olayları analiz etme, aktarma, yorumlama biçimleri birbirine taban tabana zıt.
“Cumhuriyetin kuruluş süreci”, “Ermeni Sorunu”, “Duyun-u Umumiye”, “Matbaanın gecikmesi”, “harf devrimi”, “laiklik”, “demokrasi”, “Osmanlı’nın toplumsal yapısı”, “Sabetayizm”, “Varlık Vergisi”, “1956’daki 6-7 Olayları”, “Kıbrıs”, “askeri darbeler”, “sanayileşme süreci”, “İslam tarihi”, “Kemalizm”, “Padişah Vahidettin”, “Padişah Abdülhamid” gibi önem arz eden olgularda ortak noktada buluşulmuş değildir.
Geçmişimizi “okullarda” da anlatabildiğimizi sanmıyorum. Zira 1.150.000 öğretmen arasındaki 20 bin kadar tarih öğretmeninin gerçek tarih ile arasında kalın duvarlar olduğunu kibarca ifade edebilirim. İlk, orta, lise ve üniversitede farklı görüşlerde öğretmenlerden tarih kırıntıları ile ilgili bilgiler aldım. Hepsi de hamaset, yalan ve uydurma ağırlıklı idi.
Orta Asya Türk tarihini bile Çinli kaynaklardan öğrenebildik. Osmanlı ve Türkiye tarihini de yabancı tarihçilerin tezlerinden mi öğreneceğiz? Neden doğru düzgün tarih kaynaklarımız yok? Yazılı basında tarih üzerine köşe yazıları yayınlayanların yüzde 90’ı tarih eğitimi almış değil.
Sonuç olarak, ülkemiz birçok alanda olduğu gibi vasatlık, kargaşa çizgisini bir türlü aşamıyor.
