Moda, İmla ,Kişisel Görünüm, Bilgi, Kültür
Moda…
Her 3 ayda bir değişen, tamamen ticari kazanç amacı taşıyan moda kavramının peşine gitmeyiniz. Giysiler ve gündelik hayatta kullanılan eşyaların sık sık renk, ölçü, biçim değiştirmesi çok para kazanma peşindeki üreticilerin tuzağıdır.
Etik, ahlak, din, gelenek, görenek, töre, ekonomi, tutumluluk, çevre kavramlarından haberdar olan her normal insan modayı takip etmenin geri zekalılıktan başka bir şey olmadığını idrak eder.
Ayakkabı, pantolon, gömlek, kazak vb. gibi eşyalar iyice yıpranıncaya kadar kullanılır. Bunun modası geçti diye çöpe atılan her mal ormanı, toprağı, suyu, enerjiyi çöpe atmak demektir.
Bir gömleğin üretim aşamalarını düşünün… Tarlada yetişen pamuk toplanıyor, ip yapılıyor. Kumaşa dönüştürülüyor. Dikiliyor. Ambalajlanıyor. Sevk ediliyor. Müşteriye sunuluyor. Bunların her biri toprak, su, emek, enerji, zaman kaybıdır.
Son söz: Modayı takip etmek akıllı insanın işi değildir.
İmla…
Bir insanın kültürü, birikimi, karakteri, saygısı, algısı, ölçüsü, niteliği, enerjisi sadece 10-20 satırlık bir metin yazmasıyla anlaşılabilir. “Yazı” çok önemli bir göstergedir.
Bir dilekçeye, bir e-posta iletisine, bir sosyal medya sitesindeki kısa yoruma bakarak karşınızdaki insanın cahil mi yoksa topluma faydalı bir fert mi olduğunu anlayabilirsiniz.
Ana dilinin sözcüklerini doğru yazamayan, nokta, virgül, soru işareti, parantez, tire, tırnak nedir bilmeyen insandan topluma fayda gelmez. Asalak olarak yaşar. Bir şey üretemez, tasarlayamaz.
Bir kişiye ya da kuruma mektup, e-posta, mesaj yazarken; karşıdan olumlu, pozitif, sıcak, saygın bir dönüş almak istiyorsanız imlaya çok özen göstermelisiniz. Kapıcı çocuğuna emir verir gibi konusu belli olmayan, selam, saygı ifadesi içermeyen metinler size olan saygıyı, sevgiyi, ilgiyi, merhameti azaltır.
Son söz: Yazdığınız yazı kadar kaliteli olduğunuzu ve buna göre muamele göreceğinizi biliniz.
Kişisel Görünüm…
Toplumumuz “gözüyle düşünüp karar veren” bir yapıya sahiptir. İstisnalar olabilir. Ama çoğunluk bu mizaçtadır.
Kolyeli, künyeli, dövmeli, yırtık pantolonlu, yumurta topuklu ayakkabılı, boyasız ayakkabılı, burun kılları fışkıran, ter kokan, çok dar giyinen, çok kısa elbiseler tercih eden, ütüsüz kıyafetleri öne çıkaran, soluk kıyafetli biçimde yaşarsanız toplumun yüzde 99’u sizi içine almaz, yadırgar, dışlar, kabul etmez.
Nasıl giyineceğinizi, cumhurbaşkanına, diplomata, valiye, belediye başkanına, avukata, yargıca, bankacıya, sigortacıya, pazarlamacıya, öğretmene, hekime, sendikacıya vb. bakarak belirleyebilirsiniz.
Son söz: Kişisel görünümünü yanlış seçen insan her zaman kaybeder. Her zaman sevimsiz olur.
Bilgi ve Kültür…
Son 1000 yılın en saygın, en başarılı, en projeci, en üretici insanlarına (Farabi, Cezeri, Fatih Sultan Mehmet, Einstein, Edison, Bill Gates, Steve Jobs vb.) bir bakınız. Şunu göreceksiniz: Hepsi ömrünü okuyarak, araştırarak, tasarlayarak geçirmiştir.
“Okumayan” insan toplumda asalak olarak yaşar. Yani başkalarının sırtından geçinir. Onların ürettiklerini yer. Bir toplum ileri gidemiyorsa, 20-50 bin dolarlık milli gelir seviyesine çıkamıyorsa orada asalak insan sayısı çok demektir.
Son söz: Okumayan, araştırmayan, öğrenmeyen, tasarlamayan insanlardan kaçın. Zira bunların size çok zararı olur.