Kıbrıscık ve ekoturizm bize ne söylüyor?
Dünyada 8 milyar kadar insan yaşıyor. Diğer tüm canlı türlerine zarar veren tek tür ne yazık ki insandır. Gezegeni tarumar eden, ormanları, toprakları, su kaynaklarını, yaban hayatını bozan da ademoğludur.
Tüm diğer canlılar doyana kadar yer. Doğada obez canlı pek yoktur. Açgözlülük eden de yoktur. İnsanlar 1600’lü yıllardan itibaren makinelerle yaşamaya başladı. 20. yüzyılda da her işi otomatik yapan makineler, aygıtlar, yazılımlar ortaya çıkmaya başladı. 2021 yılı itibariyle üretimin yüzde 80’ini artık makineler, robotlar, yazılımlar, yapay zeka yapıyor.
Fosil yakıt kullanan makineler küresel ısınmayı artırdı. Karbon izini çoğalttı. Sera gazları oluştu. Ozon tabakası delindi. Güneşin zararlı ışınları daha fazla canlılara ulaşmaya başladı.
Dünya nüfusunun yüzde 1’lik dilimi Anadolu’da yaşıyor. Kilometrekareye yaklaşık 106 kişi düşüyor.
Cumhuriyet kurulduğunda yani 90 sene evvel 13 milyonluk bir ulus idik. Aradan geçen 90 yılda 6,4 kat bir artış söz konusu oldu.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Kayseri, Gaziantep, Hatay gibi illler yaşanabilir olmaktan epey uzaklaştı.
Beton, asfalt, plaza, rezidans, sahte parklar, sahte ağaçlar, PVC yapılar, kanalizasyon, egzoz dumanı, çöp dağları, fabrika bacaları, sigara dumanı arasında plastik bir hayat süren milyonlar var.
21. asırda dünyayı doğal haline getirmek için vejeteryan, vegan beslenme öne çıkıyor. Ekolojik fikirler hızla geniş taraftar bulmaya başladı.
Bolu’nun Kıbrıscık ilçesi karasal iklimiyle Ankara’nın Beypazarı, Nallıhan, Ayaş gibi ilçelerine daha çok benzer.
İlçe halkının etnik yapısı, fizyolojik görünümü Kırgızlara, Moğollara, Özbeklere, Tatarlara Çinlilere daha çok benzemektedir.
Tarihsel veriler çok kesin olmamakla birlikte ilçe halkının, 1402 yılında Ankara’nın Çubuk Ovasında zuhur eden Ankara Savaşı sonrası Timur’un askerlerinden geriye kalan insanlardan müteşekkil olduğu ifade edilmektedir.
Bolu’nun Gerede, Dörtdivan, Yeniçağ, Mudurnu, Göynük, Mengen gibi ilçeleri arasında Kıbrıscık çok farklılıklar göstermektedir.
İlçenin dili, yemekleri, giyimi, ev dekorasyonu, inşaat teknikleri, kutlamaları, düğünleri, bayramları, aile ilişkileri Kırgız kültürüyle çok yakın benzerlikler içermektedir.
Bolu’nun diğer ilçelerine nazaran daha kurak, daha soğuk, daha kırsal, daha taşlık olan Kıbrıscık doğa severler için ideal bir ekoturizm odağı konumundadır.
Şehrin betonlu, plastik, asfaltlı, mekanik, tekdüze, fast-food ortamından kaçmanın tek yolu ekoturizme yöneliştedir.
İlçenin 22 köyü son 40 yıl içinde yüzde 90 oranında boşalmış, şehre göçten dolayı ıssız hale gelmiştir.
Bütün köylerde çoğunlukla yaşlı, kalender, kadim geleneklere uygun yaşayan 50 yaş üzeri insanlarımız ikamet etmektedir.
Kırgız kültürünün tüm vasıflarını taşıyan halk, yabancılara karşı mükemmel bir konukseverlik gösterir. Bu topraklarda hiç yabancılık çekmezsiniz. Size 40 yıldır tanışıyormuş gibi yaklaşırlar.
Kıbrıscık, Bolu’nun güneyinde, Köroğlu Dağlarının eteklerinde kurulu Bolu’nun en küçük ilçesidir.
Karadeniz’den İç Anadolu’ya geçişin bütün özelliklerini gösteriyor bu belde. İklim değişiyor, buna bağlı olarak Karadeniz’in gür ormanları yerini meşeliklere bırakıyor. İlçe, Bolu’ya 65, Beypazarı’na 54 kilometre uzaklıkta.
Kyberis (Kutsal Gürsu)
İlçenin tarihi MS 100. yıla kadar uzanıyor. İlçe, İlk Çağ’da Siberis denen ırmağı (şimdiki adı Aladağ Çayı) oluşturan kollardan Uludere’nin kenarında yer alıyor. Siberis adının bir diğer söyleniş biçimi Kyberis’tir.
Kuwa ya da Suwa ön takısı (Hitit) dilinde "İyi, güzel, kutlu, kutsal” anlamına geliyor. Siberis (Kyberis) kelime olarak, “Kutsal gür su” demektir. Buradan yola çıkarak, Kıbrıscık adının da Kyberis’ten geldiği söyleniyor. İlçenin bir diğer adı da Karadoğan’dır.
İlçe, Osmanlı hakimiyetinde, uzun süre Kıbrıscık halkı tarafından seçilen ayanlarca yönetilmiş. 1864-1907 yılları arasında Kıbrıscık yöresi, Kastamonu iline bağlı Bolu sancağının bir bucağı olmuştur.
1908 yılında, 2. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Bolu il ve Kıbrıscık Bolu’nun bir bucağı haline gelir. 1958 yılında Kıbrıscık, Seben’den ayrılarak ilçe olur.
Köroğlu’nun toprakları
İlçeye Bolu yönünden girerken sizi Köroğlu heykeli ve ahşap evler karşılar. Sürekli göç veren ilçenin temel geçim kaynağı hayvancılıktır. İlçenin güneyindeki vadide çeltik tarlaları 500 yıldır yörenin en lezzetli pirincini yetiştiriyor. Ancak sınırlı üretim yapıldığı için ürün pek bulunamıyor. Bulunsa da fiyatı yüksek.
Zamana direnen ahşap evler
İlçenin cadde ve sokaklarını süsleyen ve zamana tanıklık etmiş ahşap evler dikkat çekicidir. Evlerin bir kısmında hâlâ oturuluyor. Ancak bir çoğu kaderine terk edilmiş durumda. Meskenler farklı mimarisi ile güzel görünüyor. Zamana tanıklık eden bu yapıların koruma altına alınması icap ediyor.
Resim: İlçenin Türkiye’deki konumu
Resim: İlçenin Türkiye’deki konumu
Resim: İlçenin sınırları
Resim: İlçe merkezinin görünümü
Resim: İlçe merkezinin görünümü
İlçenin köyleri
- Alemdar
- Alanhimmetler
- Balı
- Borucak
- Belen
- Çökeler
- Bölücekkaya
- Dokumacılar
- Deveören
- Deveci
- Geriş
- Karaköy
- Karacaören
- Kızılcaören
- Kökez
- Kılkara
- Kızık Sarıkaya
- Köseler
- Nadas
- Kuzuca
- Yazıca
- Taşlık
Ekoturizm amaçlı olarak ilçeye gitmek isteyenler
adreslerinden her türlü bilgi-belgeye erişebilirler.
İlçenin çeşitli ortamlarından fotoğraflar
Ekoturizm nedir?
Çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı bir seyahattir.
Turizm pazarında, doğaya dayalı turizm olarak tarif edilen ekoturizm, sürdürülebilir kalkınma aracı olarak görülmektedir.
Uluslararası Ekoturizm Topluluğu TIES (The International Ecotourism Society) ekoturizmi şöyle tarif etmektedir: "Ekoturizm genellikle küçük gruplar halinde yapılır. Konaklama ve yeme içme türü hizmetler çoğunlukla yerel düzeydeki küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından verilir."
Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin tanımına göre ekoturizm, doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo-ekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyarettir.
Uluslararası Ekoturizm Topluluğu TIES (The International Ecotourism Society); “ekoturizm, çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı seyahattir” olarak tanımlamıştır.
Ekoturizm kavramında, yeşil turizm, alternatif turizm, doğa turizmi, yabanıl turizm, macera turizmi, kültürel turizm gibi terimler yer almaktadır.
Ekoturizm, genellikle küçük gruplar halinde, ailelerin işlettiği küçük tesislerde, geleneksel mimarinin ve yerel kaynakların kullanımını hedef almaktadır.
Ekoturizm amacına uygun gerçekleştirildiği takdirde, hassas ekosistemlerin korunması ve bu bölgelerin içerisinde ve çevresinde yaşayan nüfusun sosyoekonomik gelişmesi için kaynak yaratabilen bir araçtır.
Önemli ekoturizm potansiyeli olan dağlık ve ormanlık bölgelerdeki köylerde yaşayan halkın yoksulluğu göz önüne alındığında, ekoturizmin sosyal sınıflar arasındaki dengesizliği azaltabilecek bir etken olduğu anlaşılabilir.
Ali Özdemir
Uzman Elektrik Öğretmeni / Okul Müdürü / Yazar / Yayıncı
Web : www.aliozdemir.net
Tlf. : 0505 220 83 85
Twitter : @aliozdemir_net
Youtube : https://www.youtube.com/user/aliozdemir1