Türkiye’de HIV ile mücadelede önemli bir rol üstlenen 5 hekim derneği, "Şüphen Olmasın" inisiyatifi ile hastalığa ilişkin toplumsal farkındalık oluşturma, düzenli test olma oranını artırma ve HIV ile yaşayanların hayat kalitesini yükseltme hedefiyle çalışmalarına devam ediyor.
GSK Türkiye’den yapılan açıklamaya göre, HIV enfeksiyonları dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorununu oluştururken, Türkiye’de de bu konuda farkındalığın artırılması ve toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
HIV/AIDS ile mücadeleye katkı sağlamak adına 5 hekim derneğinin bir araya gelerek hayata geçirdiği "Şüphen Olmasın" inisiyatifi çalışmalarına devam ediyor.
İnisiyatif, yaptığı farkındalık projeleri ile 40 milyon kişinin test olmanın önemiyle ilgili bilgilenmesini ve HIV farkındalığı kazanmasını amaçlıyor.
"Şüphen Olmasın" inisiyatifi 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında, tedavi süreçlerinin gelişimini ve test olmanın önemini aktaran, HIV ile yaşayan bireylerin gerçek hikayelerini anlatarak hastalığa farkındalık yaratmak amacıyla bir film hazırladı.
Film, HIV ile yaşayan bireylerin yaşadığı zorlukları ve umut dolu öykülerini izleyicilere aktararak, toplumda HIV/AIDS konusunda yanlış bilgileri düzeltmek ve "HIV enfeksiyonu riski kafanda soru olarak kalmasın, test ol şüphen olmasın" mottosuyla toplumda düzenli test olmanın önemine dair farkındalığı artırmayı amaçlıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, HIV/AIDS konusunda doğru bilgiye ulaşmanın, farkındalık oluşturmanın ve önlem almanın son derece önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Doğru bilgi ve farkındalıkla hastalığa karşı etkili bir mücadele yürütmek mümkündür. 2021 yılından beri faaliyetleri sürdüren Şüphen Olmasın inisiyatifinde yaptığımız çalışmalarda test olmanın önemi, erken teşhisin tedavi şansını artırdığı ve toplum içinde virüsün yayılma riskini azalttığını anlatmaya çalıştık. HIV/AIDS konusundaki farkındalığı artırmak, bireyleri düzenli olarak test olmaya teşvik etmek ve virüsle yaşayan bireylerin tedavilerine kesintisiz devam etmeleri için desteklenmesi, bu alanda yaptığımız çalışmaların temelini oluşturuyor. Bir hekim olarak, HIV/AIDS konusundaki bilinci artırmak ve toplumun bu konuda daha bilinçli ve hazırlıklı olmasını sağlamak için yapılan her türlü çabayı son derece değerli buluyorum."
- HIV ile mücadelede doğru bilgiyle güçlenin
HIV/AIDS konusunda evlilik ve çocuk sahibi olma ile ilgili yanlış bilinen gerçeklere değinen KLİMİK Derneği HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Emin Halis Akalın da şu bilgileri aktardı:
"HIV enfeksiyonu yasal olarak evlenmeye engel değildir. Günümüzde birçok kişi, evlilik öncesinde gönüllülük esasına dayanarak yapılan HIV testi ile enfeksiyon durumlarından haberdar olmaktadır. Eş adayınız da sonucu öğrenmişse, öncelikle hemen danışmanlık alabileceğiniz merkezlere başvurmalı ve doğru kaynaktan bilgilenmelisiniz. Bunun yanında HIV ile yaşamak, çocuk sahibi olmaya da engel değildir. Modern tıbbın sağladığı ilerlemeler ve antiretroviral tedaviler, HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir gebelik sürecine ve sağlıklı bebeklere sahip olmalarına olanak tanır. Bu noktada, doğru tedavi ve izlem, HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir aile kurmalarına destek olmaktadır."
ACYBHD Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Gökengin de HIV ile yaşayan bireylerin iş ve eğitim hayatında Anayasa tarafından korunan haklara sahip olduğunu vurgulayarak, "Anayasa, özel hayatın gizliliğini vurgular ve HIV/AIDS durumunu bildirme zorunluluğunu ortadan kaldırır. HIV, sosyal temas ile bulaşmaz. Bu nedenle HIV ile yaşayan bireyler, çalışma ve eğitim ortamlarında ve sosyal hayatta HIV negatif bireylerle eşit haklara sahiptir." ifadelerini kullandı.
HIV/AIDS görülme yaşının 16-17’ye kadar düştüğünü vurgulayan HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak da gençlerin hastalık ile ilgili bilinçlendirilmesinin öneminden bahsetti.
Tabak, kişilerin tanı alması sonrası başlayan HIV tedavisinde çok başarılı olunmasına rağmen, tanı oranlarında beklenen seviyede olunmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bunun anlamı hastalarımızın yarısı hastalığının farkında ama diğer yarısı hastalığını bilmeden yaşamaya ve bulaştırmaya devam etmektedir. Bu noktada özellikle gençlerde artan HIV vakalarında azalma sağlanabilmesi için eğitim ve farkındalık kampanyalarının çok büyük bir önemi var. Gençlere yönelik olarak, HIV enfeksiyonu ve korunma önlemlerine yönelik devam eden bilinçlendirme çabalarına devam etmek gerekmektedir.
Bu kapsamda sağlık profesyonelleri olarak, gençlerin cinsel sağlıklarını desteklemek ve bilinçlendirmek için çaba sarf etmeye devam ediyoruz. Bununla birlikte HIV vakalarında azalma sağlanabilmesinde HIV testlerinin yaygınlaşması da önemli bir rol oynamaktadır. Bu noktada Anonim Test Merkezleri çok önemlidir. Ülkemizde bazı büyük şehirlerde bulunan ve kişilerin kimlik bilgilerini vermeden ücretsiz test olabileceği anonim test merkezlerinin sayılarının artması HIV enfeksiyonunun kontrol altına alınmasına önemli katkı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki erken tanı, etkili tedavi ve koruyucu önlemlerle HIV enfeksiyonları kontrol altına alınabilir."
EKMUD Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu da HIV/AIDS tedavisindeki ilerlemelerle dünyada ve Türkiye’de tedaviye erişimin mevcut durumuna ilişkin bilgi verdi.
Bilinenin aksine, HIV enfeksiyonunun tedavisinin aslında 1990’lı yıllardan itibaren mümkün olduğunu belirten Pullukçu, şu değerlendirmede bulundu:
"İlk çıkan HIV/AIDS tedavilerinden sonra farmakolojik alandaki ilerlemeler sayesinde, bugün daha kolay tedavi rejimlerine geçildi ve günde 20-25 tabletlik tedavilerin yerini 1-3 tabletlik rejimler aldı. HIV ile yaşayan bireyler yeni ART tedavileriyle HIV taşımayan bireyler gibi sağlıklı bir yaşam sürebilmektedir. Tedavi sayesinde vücuttaki HIV düzeyi kontrol altına alınarak virüsün bağışıklık sistemini olumsuz etkilemesi engelleniyor, bu da kişilerin enfekte olmadan önceki sağlıklarına kavuşmalarını sağlıyor. Ayrıca, uygun tedavi altındaki bireyler, kandaki virüs tamamen baskılandığı ve negatifleştiği için enfeksiyonu başka insanlara bulaştırma potansiyeli taşımıyor. Belirlenemeyen bulaştırmayan kavramı böyle gelişmiştir. Türkiye’de, dünyada kullanılan güncel tedavilere erişim mümkün. Dahası, ilaç ve testler tamamen devlet güvencesi altında ve sosyal sigorta kapsamında ücretsiz olarak sunuluyor, bu da tedavi masrafı endişesini ortadan kaldırıyor."