İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ACİLEN "FİLİSTİN BARIŞ GÜCÜ" OLUŞTURMALIDIR
İsrail'in yıllardır sürdürdüğü Kudüs işgali bir kez daha şiddete evrildi. Mescid-i Aksa'ya yönelik şiddetli saldırılar 4 gündür devam etmekte. Mescid-i Aksa’nın içinde ve avlusunda namaz kılan Filistinli Müslümanların üzerine plastik mermilerle yapılan saldırılarda, İsrail askerleri yüzlerce Müslümanı yaraladı. Öte yandan çok daha acı tablo ise Gazze’de yaşandı. Gazze’ye yapılan füze saldırılarında 9’u çocuk 20 kişi şehit oldu.
Tüm bu saldırılar karşısında dünyadan yine cılız tepkiler geliyor. ABD her zaman yaptığı gibi İsrail terörünü görmek ve kınamak yerine Filistinlileri suçluyor. Ve maalesef Müslüman ülkelerden gelen zayıf tepkiler de bu şiddeti durdurmaya yetmiyor.
İsrail, özellikle ABD'nin desteği ile 2018 yılında Kudüs'ü başkent ilan ederek Filistin topraklarının tamamını işgal etme ve Mescid-i Aksa'yı yıkma hedefine bir adım daha yaklaşmıştı. Bu adımların bir sonucu olarak İsrail Başbakanı Netanyahu "Kudüs bizim başkentimiz, başkentimizde istediğimiz gibi hareket ederiz" açıklamasını yaptı.
İsrail'in bu şiddetine, katliamlarına, Kudüs’ü işgal etme ve Mescid-i Aksa’yı yıkma planlarına karşı açıklama yapmanın yetersiz olduğu daha önce yaşanmış olan onlarca acı tecrübeyle görülmüştür. Artık adım atma vakti gelmiş ve de çoktan geçmiştir.
Birleşmiş Milletler'de 29 Kasım 2012 tarihinde yapılan oylamayla Filistin'in Uluslararası Statüsü “Devlet” olarak onaylanmıştır. Filistin, BM tarafından da tanınan ve gözlemci devlet statüsü verilmiş, bayrağı BM'de göndere çekilmiş, dünyada 150'ye yakın devlet tarafından da tanınmış bir devlettir. Filistin Devleti'dir.
İslam İşbirliği Teşkilatı ise 13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirdiği Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde, Filistin Devleti'nin başkentinin İsrail tarafından işgal altında tutulan Kudüs olduğunu tüm dünyaya deklare etmiştir.
Bu iki karardan hareketle, ilk olarak Türkiye, devlet olarak tanıdığı Filistin nezdindeki temsilciliğini Başkonsolosluk düzeyinden Büyükelçilik düzeyine çıkarmalıdır.
İslam İşbirliği Teşkilatı Türkiye'nin çağrısıyla acil olarak tekrar toplanmalı, Filistin Devleti'nin talebiyle, Filistin Devleti'nin başkentine yapılan saldırıları sonlandırmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin katılımıyla bir Barış Gücü oluşturulmalıdır. Bağımsız devletlerin kendi topraklarına yabancı güçleri davet etmesi uluslararası bir haktır ve bu hak Filistin Devleti tarafından acilen kullanılmalıdır.
Oluşturulacak Barış Gücü'ne katılım konusunda birçok Müslüman ülkenin istekli olacağı muhakkaktır. Bu konuda tereddüt gösterecek olan ülkelerin bu tereddütleri, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın D8 kurulurken ortaya koyduğu sağlam iradeli duruşla ortadan kalkacaktır.
Bu adımın atılmasını başta ABD ve İsrail olmak üzere engellemeye çalışacak devletlere karşıda, Uluslararası Hukuk sonuna kadar zorlanmalıdır.
Kudüs bizimdir, Mescid-i Aksa bizimdir, burada dökülen kan bizim kanımızdır, verilen canlar bizim canımızdır. Kudüs bizim ayrılmaz bir parçamız, izzet ve şerefimizdir. İsrail'in barbarlığını durdurmak, Kudüs’ü korumak ve Müslümanların vatanı olarak geleceğe taşımak, ancak Türkiye'nin liderliği ile mümkündür.
Bugün ve bundan sonra yapılacak saldırılar yine sonuç vermeyen açıklamalarla geçiştirilecek olursa vebal, adım atmak yerine açıklama yapmak ve kınamakla yetinenlerin üzerinde olacaktır. Bu adımlar bugün atılmayacaksa yarın çok geç olacaktır.