BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ: DEPREM

Bu yazı Bolu Hedef Gazetesi’ndeki ilk yazım ayrıca şahsımın yazarlık serüvenin başlangıcı. Bu yüzden kendimi kıymetli okuyuculara kısaca tanıtarak başlamak istiyorum. 07/01/1997 Bolu doğumluyum. Bolu’nun Yukarı Civril Mahallesindenim. Üniversiteye kadar öğrenim sürecimi Bolu’da tamamladım. Bu süreçte çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görevlerde bulundum. 2021 yılında Hukuk Fakültesini bitirdim. Bir yıllık resmi stajımın ardından Bolu’da serbest avukatlık yapmaya başladım.
Bu haftaki ve muhtemelen önümüzdeki haftalarda da devam edecek olan yazımızın konusu içimizi kan ağlatan yüreğimizden bir parça bıraktığımız bir Türkiye gerçeği olan deprem…
Yazarlık serüvenime böylesi bir konuyla başlamak benim içinde bir hayli zor. Öncelikle depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Devletimiz ve milletimiz birlik içinde yaraları sarmaya çalışırken ben de bir hukukçu olarak hem tüm vatandaşlarımıza hem de depremzedelerimize deprem sonrasının cezai müeyyide boyutunu anlatmak istiyorum.
Müteahhitler, inşaat öncesi ve sırasında yapıyı mevzuata ve bilimin gereklerine uygun projelendirmekle, inşa etmekle ve yapının projesine uygun yapıldığını denetlemekle yükümlüdürler. Mühendisler ve yapı denetçileri gibi teknik görevliler, binalara inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi veren görevli ve yetkililer, her aşamada denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye ve bakanlık yetkilileri sorumludurlar.
Bu hususların tespiti için enkazlar kaldırılmadan önce bilirkişi eşliğinde binalardan beton, demir, kolon, kiriş numunelerinin alınması gerek enkaz gerekse hasarlı binaların mümkünse kolonların demir yapısını gösterir biçimde fotoğraflanması, videoya alınması; uydudan yapıyı bulup koordinat adres tarih eklenerek fotoğrafların arşivlenmesi gibi yöntemler önerilmektedir. Aksi hâlde deliller yok olmaktadır.
Deprem sonucu ölüm meydana gelmişse kasten insan öldürme suçu işlenmiş olacaktır. Uygulamada deprem sonucu ölümlerde genellikle kasten değil, basit ya da bilinçli taksirle insan öldürme suçu gündeme gelmektedir. Basit taksirde kişinin öngörmesi gereken bir netice bakımından gerekli dikkat ve özeni göstermemesi; bilinçli taksirde öngördüğü neticenin yetenek, şans gibi çeşitli gerekçelerle gerçekleşmeyeceğini umması, bu anlamda neticeyi kabullenmemesi söz konusudur.
Böyle bir yerde bu tür yapıları inşa eden, inşa edilmesine seyirci kalan veyahut bu hususu denetlemeyen kişilerin böyle bir depremi öngördüğü ve ölüm neticesini “olursa olsun” diyerek kabullendiği açıktır. Bu nedenle bu kişiler olası kastla insan öldürme suçundan ceza almalıdırlar. Bu suçlarda olası kastın varlığını kabul etmek modern ceza hukukun bir gereğidir.
Toplum olarak yaşadığımız her şeyi çabuk unutuyoruz. 1999 depreminden sadece yirmi dört yıl sonra tekrar depremi yaşamak deprem coğrafyasında yaşayan bizler için olağan bir durum. Bu durumu olağanüstü hale getiren deprem öncesinde yapılması gerekenleri yapmayan görevliler; betondan, demirden çalan müteahhitlerdir. Tüm sorumluları yargı önüne getirmek ve gerekli cezalandırılmaların sağlamak tüm toplumun görevidir.